12 Haziran 2013 Çarşamba

Roadside Picnic (Arkady & Boris Strugatsky)

29 Mart'ta başladığım 224 sayfalık bu klasiği 7 Nisan'da bitirmişim. 1972 yılında ilk defa yayımlanan bu roman bilim-kurgu literatüründe hala en iyiler arasında yer alıyor.


Dünya'da neler olmuş, bunu öğrenmek için bir bilim adamı sohbeti ile başlıyoruz hikayeye. Altı tane ziyaret bölgesi var, bu bölgelere bazı uzay araçlarının indiğini ve tamamının aynı yerden geldiği biliniyor. Neden geldiler, gelip ne yaptılar... Bunlar bilinmiyor. Tekrar geleceklerini düşünen de pek yok. Hikayemiz gelenlerden çok arkalarında bıraktıkları üzerine kurulu aslında. Kitabın adı da buradan geliyor, çünkü en mantıklı açıklamaya göre uzaylılar gelip piknik yapıp gidiyorlar...

Redrick (Red) Schuhart, işte bizim kahramanımız. Bu bölgelere girebilen ve orada hayatta kalmayı başarabilen ender stalker'lardan birisi. Bazen resmi işler için görevli olarak, bazen yasadışı ve para kazanmak için, bazense nedenini bilmeden ve hayatı bu olduğu için bu bölgelere giriyor. Bölgeler demek yanlış aslında Rusya'daki, kendi yetiştiği şehirde bulunan tek bir bölgeye giriyor.

Bölgelerde ne var dersek, tanımlanamayan bir sürü cisim var, tümü incelenmek için merakla bekleniyor, bazıları yan etkilerine bakılmadan hemen gündelik hayatta kullanılıyor. Bazılarından ise uzak duruluyor. Bölgelerde hayatta kalmak çok dikkatli olmaya, iç güdülere ve geçmiş tecrübelere dayalı. Bu tecrübelerin size ait olmasına gerek yok tabiki, 10 metre önünüzdeki eski arkadaşızın cesedi de size yardımcı olabiliyor.

Buralardan çıkarılan eşyalar kara borsa olarak tüm dünyaya dağıtılıyor. Stalker'lar da bu işten para kazanarak hayatlarını devam ettirebiliyorlar. Bölgelerde hayatta kalmak kadar içeri girmek de zorlu. Tüm bölgeler karantina alanları olarak askeri devriyeler tarafından korunuyor. Tabi devriyeler asla içeri girmiyorlar.

Hikaye boyunca aslında Red'in yaşantısını izliyoruz, yıllarla olgunlaşmasını, bölgelerde yaşadıklarını, tamınlayamadıkları teknolojilerle basit fikir yürütmelerle mücadele etmesini, bu teknolojilerin hayatına olumlu ve olumsuz etkilerini görüyoruz. Mutant diyebileceğimiz kızı, güzel eşi, birbirlerine bağlı ama sayıları azalan stalker arkadaşları, şerefsiz ve para için herşeyi yapan stalker arkadaşları...

Hikayenin en ilginç tarafı; uzaylıların arkada bıraktıkları cisimlere bizim bakışımız ile, bizim pikniklerimiz sonrası bıraktıklarımıza oradaki böğürtü böceğin bakışının kıyaslanması.

Bu kitabı zevkle okudum, yaratıcı bir kitaptı, zaman zaman hikaye yavaşladı, biraz zor anlaşılır oldu benim için. Bazıları bunu Rusça-İngilizce çevirine bağlamış, bilemiyorum. Bence gerçekten bir klasik ve okunmalı.

Tam olarak benim tarzım olmadığı için 10 üzerinden 7 veriyorum.

Okurken hoşuma giden şu kısmı da paylaşasım var;
The problem is we don’t notice the years pass, he thought. Screw the years—we don’t notice things change. We know that things change, we’ve been told since childhood that things change, we’ve witnessed things change ourselves many a time, and yet we’re still utterly incapable of noticing the moment that change comes—or we search for change in all the wrong places.

Kitabın arka kapak tanıtımı;
Red Schuhart is a stalker, a young rebel who is compelled, despite extreme danger, to venture illegally into the Zone to collect mysterious alien artifacts. His life is dominated by the place and the thriving black market in alien products. But when he and his friend Kirill go into the Zone together, something goes terribly wrong. The news Red receives from his girlfriend upon his return makes it inevitable that he’ll keep going back to the Zone, again and again, until he finds the answer to all his problems.

Back in print after 30 years, this brand new translation of a science-fiction classic has been supplemented with a foreword by Ursula K. Le Guin and a new afterword by Boris Strugatsky that explains the strange history of its original publication in Russia.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder