2 Eylül'de başladığım kitabı 15 Eylül'de bitirdim ve tamamını Kindle üzerinden okudum. Kitap ilk olarak 1993 yılında basılmış ve aynı yıl Nebula Award adayı olmuş. e-book olarak 2010 yılında tekrar hazırlanmış, Smashwords üzerinden çeşitli elektronik formatlar için satın almak mümkün...
Öncelikle itiraf etmeliyimki, kitabı okuyalı 2 aydan fazla olduğu için detayların bazılarını hatırlayamıyorum :)
Roman 21. yüzyıl içerisinde geçiyor. Kitap, Ay Üssü Columbus ile başlıyor. Columbus, Ay üzerindeki yegane yerleşim birimi, teknik elemanlar ve bilim adamlarını barındırıyor. Ay üzerinde Columbus'un yanı sıra birde ileriki zamanlarda planlanan Mars görevlerine hazırlık olması açısından Sim-Mars adında bir eğitim üssü de bulunuyor. Ay ve dünya yörüngelerinde de çeşitli uzay istasyonları var. Bu birimlerin tamamı "United Space Agency" adı altında Washington'dan yönetiliyor. Hikayede önemli rol oynayan bir başka yer ise Antarktika'daki "Nanotechnology Isolation Laboratory" (NIL) ile "Mars Simulation Base".
Kitap nano teknoloji konusu üzerinde geçiyor. Ay üzerindeki monoton bir inceleme görevinde tüm görevliler ve ekiplanlar kaybedilince gözler buraya çevriliyor. Sonrasında bölgeyi incelemeye gidenler ve uydular ile çekilen fotoğraflar, ilgili bölgede çok büyük boyutlarda bir krater olduğunu gösteriyor. Sonrasında ise bunun bir krater değil, inşaatı devam eden bir cisim olduğu anlaşılıyor. Bölgeye yollanan tüm birimler nano-critter ismi verilen nano makinalar tarafıncan parçalanıyor. Bu nano makinaları incelemek için örnek almayı başaran bir ekip ise, bu örnekler yüzünden karantina altına alınıyor.Dünyadaki yönetim, her karşısına çıkan maddeyi parçalayabilen bu nano-critter'lardan korunmak için tüm abartılı yöntemlere başvurunca, tüm ay ve yörüngesinde görevli personel karantinaya alınıyor.
Diğer yandan, Antarktika'daki NIL'de görevli bir bilim adamı Dr. Parvu, bu nano-critter'ların uzaylı yaratıklar tarafından gönderildiği tezini savunuyor. Bu tezdeki en ilginç nokta ise, sadece Ay'a gönderimin yapılmadığı, bu nano boyuttaki makinaların tüm evrene saçıldığı. Bu teze göre Dünya'nın da bu makinaları barındırması gerekiyor. Parvu, kendi nano araştırmalarına, çok daha gelişmiş olan nano-critter incelemelerini de dahil etmek için, Dünya üzerinde örnek aramaya başlıyor.
Tüm bunlar olurken Ay'ın diğer yüzündeki inşaat hızlanarak devam ediyor. Kimisi nano-critter'ların dünyadaki yanlış gelişen bir deney olduğunu savunurken, kimisi de uzaylılar tarafından gönderilmiş ve çok gelişmiş bir teknoloji olduğunu savunuyor. Fakat hiçbir teori, inşa edilenin ne olduğu konusunda bir fikir üretemiyor. Bazıları inşaatın yok edilmesini, bazıları ise beklenip ne olduğunun anlaşılmasının peşinde.
Dahasını anlatırsam okuyacak olanların zevkini kaçırabilirim diye bu noktada hikayeyi bırakıyorum.
Kitaba 10 üzerinden 7,5 verdim. Aslında devam kitaplarının gelmemesine de şaşırdığımı söyleyebilirim, çünkü kitap çok önü açık bir noktada sonlanıyor. Nano-teknoloji ile ilgili çok detaylı bilimsel bilgi yok. Hard Sci-Fi tadını vermesede, her okuyanın anlayıp ilgileneceği kadar bilimsel bilgi kitapta var. Hikaye içerisinde bu bilgiler ile yaratılan fikirleri gerçekten takdir edeceksiniz.
Öncelikle itiraf etmeliyimki, kitabı okuyalı 2 aydan fazla olduğu için detayların bazılarını hatırlayamıyorum :)
Roman 21. yüzyıl içerisinde geçiyor. Kitap, Ay Üssü Columbus ile başlıyor. Columbus, Ay üzerindeki yegane yerleşim birimi, teknik elemanlar ve bilim adamlarını barındırıyor. Ay üzerinde Columbus'un yanı sıra birde ileriki zamanlarda planlanan Mars görevlerine hazırlık olması açısından Sim-Mars adında bir eğitim üssü de bulunuyor. Ay ve dünya yörüngelerinde de çeşitli uzay istasyonları var. Bu birimlerin tamamı "United Space Agency" adı altında Washington'dan yönetiliyor. Hikayede önemli rol oynayan bir başka yer ise Antarktika'daki "Nanotechnology Isolation Laboratory" (NIL) ile "Mars Simulation Base".
Kitap nano teknoloji konusu üzerinde geçiyor. Ay üzerindeki monoton bir inceleme görevinde tüm görevliler ve ekiplanlar kaybedilince gözler buraya çevriliyor. Sonrasında bölgeyi incelemeye gidenler ve uydular ile çekilen fotoğraflar, ilgili bölgede çok büyük boyutlarda bir krater olduğunu gösteriyor. Sonrasında ise bunun bir krater değil, inşaatı devam eden bir cisim olduğu anlaşılıyor. Bölgeye yollanan tüm birimler nano-critter ismi verilen nano makinalar tarafıncan parçalanıyor. Bu nano makinaları incelemek için örnek almayı başaran bir ekip ise, bu örnekler yüzünden karantina altına alınıyor.Dünyadaki yönetim, her karşısına çıkan maddeyi parçalayabilen bu nano-critter'lardan korunmak için tüm abartılı yöntemlere başvurunca, tüm ay ve yörüngesinde görevli personel karantinaya alınıyor.
Diğer yandan, Antarktika'daki NIL'de görevli bir bilim adamı Dr. Parvu, bu nano-critter'ların uzaylı yaratıklar tarafından gönderildiği tezini savunuyor. Bu tezdeki en ilginç nokta ise, sadece Ay'a gönderimin yapılmadığı, bu nano boyuttaki makinaların tüm evrene saçıldığı. Bu teze göre Dünya'nın da bu makinaları barındırması gerekiyor. Parvu, kendi nano araştırmalarına, çok daha gelişmiş olan nano-critter incelemelerini de dahil etmek için, Dünya üzerinde örnek aramaya başlıyor.
Tüm bunlar olurken Ay'ın diğer yüzündeki inşaat hızlanarak devam ediyor. Kimisi nano-critter'ların dünyadaki yanlış gelişen bir deney olduğunu savunurken, kimisi de uzaylılar tarafından gönderilmiş ve çok gelişmiş bir teknoloji olduğunu savunuyor. Fakat hiçbir teori, inşa edilenin ne olduğu konusunda bir fikir üretemiyor. Bazıları inşaatın yok edilmesini, bazıları ise beklenip ne olduğunun anlaşılmasının peşinde.
Dahasını anlatırsam okuyacak olanların zevkini kaçırabilirim diye bu noktada hikayeyi bırakıyorum.
Kitaba 10 üzerinden 7,5 verdim. Aslında devam kitaplarının gelmemesine de şaşırdığımı söyleyebilirim, çünkü kitap çok önü açık bir noktada sonlanıyor. Nano-teknoloji ile ilgili çok detaylı bilimsel bilgi yok. Hard Sci-Fi tadını vermesede, her okuyanın anlayıp ilgileneceği kadar bilimsel bilgi kitapta var. Hikaye içerisinde bu bilgiler ile yaratılan fikirleri gerçekten takdir edeceksiniz.